4 Nisan 2014 Cuma

Huzur İzlanda





H u z u r  İ z l a n d a 


Bildiğiniz tüm topraklardan farklı hâlâ yaratım aşamasında çok canlı bir dünyanın doğal güzellikleri karşısında hayrete düşeceksiniz. Doğa ananın kalbi Viking adası İzlanda’da atıyor. Herkesin yaşamı boyunca hayalini kurduğu, yapılması gerekenler listesi vardır. Önce hayalini kurmaya başlarsın, sonra araştırmaya, sonra hayalin gerçek olması için ufak ufak adım atmaya… Ve sonra o yolda yürürsün. Bu süreç belki bir ay belki 5 yıl sürer ama asıl önemli olan niyet edip harekete geçmektir.Yıllar önce çok uzaklardan bir melodi duydum. Bir müzik grubunun kendine has akorlarının içinden gelen saklı bir çağrıydı bu. İzlanda’nın en iyi müzik gruplarından biri olan Sigur Ros’u keşfetmiştim ilk önce. Daha önce hiç duymadığım bu kendine has huzur dolu melodilerin nereden geldiğini araştırmaya başlayınca çağrının da kaynağını bulmuş oldum. 

 HAYALE YOLCULUK

Schengen vizem, fotoğraf makinem, tripodum ve sırt çantamla seyahate hazırdım. Türk Hava Yolları ve Icelandic Airlines’la 12 saat süren aktarmalı bir yolculuk yaptım. Kuzeye çıktıkça uçağın içindeki hava bile sanki gittikçe soğuyor, Kuzey Buz Denizi’ne yaklaştığımı hissediyordum. Masmavi gökyüzünde pilot inişe geçmeye başladıkça benim de heyecanım yükseliyordu. Ve nihayet bembeyaz bulutların ardına saklanmış ada ülkesi İzlanda masal diyarı gibi karşıma çıkıyor.Keflavik Hava Alanı’na indikten sonra en merak ettiğim dışarıdaki havanın soğukluğu oluyor. Soğukla tanışıp İzlanda kronosundaki bol sıfırları anlamaya çalışırken otobüsle yaptığım bir saatlik yolculuk sonrasında başkent Reykjavik’e ulaşıyorum. Rengârenk evlerin olduğu şehirde dikkatimi ilk çeken; keskin soğuğa rağmen gülümseyerek dolaşan insanlarının mutluluğu oluyor. Yaklaşık 320 binlik İzlanda nüfusunun yarısı başkent Reykjavik’te yaşıyor. Bu arada 60 Türk’ün orada yaşadığını öğreniyorum. Üstelik bir de Türk-İzlanda Kültür Derneği’ni kurmuşlar. Bu sahil şeridinde sizi önce görkemli karlı dağlar sonra şehrin tepesinde kurulmuş göz kamaştıran mimarisiyle Hillgram Kilise’si ve sahilde asimetrik yapısıyla mücevher gibi parlayan Harpa konser binası selamlıyor. 

Reykjavik

Henning Larsen Architects'in tasarladığı Harpa konser salonu
Reykjavik

 HER CEBE UYGUN HOSTELLER 



Genç nüfusun hâkim olduğu şehrin her köşe başında karşınıza birbirinden güzel streetartlarla kaplı binalar çıkıyor. Ara sokaklara gizlenmiş son moda retro kafeleri, İzlandalı grupların canlı çaldığı barları ve her cebe uygun hostelleri kolayca bulabilirsiniz. Bu arada Kex gibi dünyanın en yaratıcı tasarımına sahip hostelini de görmeden geçmeyin.Ada’nın ismiyle ilgili en popüler rivayet ise; Evvel zaman önce adayı yabancılardan korumak için en yakın komşusu buzla kaplı Grönland (yeşil ülke) ile yemyeşil bitki örtüsüne sahip İzlanda’nın adı değiştirilmiş. Böylece buzlar ülkesi anlamına gelen İzlanda adı verilmiş adaya. Yapılan DNA araştırmalarına göre nüfusun göç almamasının da etkisiyle kökenlerinin adaya ilk ayak basan Vikingler, İskoçlar ve İngilizler’e dayandığı ortaya çıkmış. İzlanda seyahatinizde yol boyunca göreceğiniz birbirinden güzel Viking atlarının da türlerinin bozulmamasına özen gösterilmiş. Yurtdışından ülkeye at getirilmesi veya diğer ülkelerdeki yarışmalara gönderilen Viking atlarının tekrar adaya dönmesi yasaklanmış. 

Yol arkadaşım Star Rochambeau hayatnının en güzel anını yaşarken.

KENDİ ROTANIZI ÇİZİN


İzlanda’da evlerin içi termal kaynaklarla fazlasıyla ısınıyor ve her beş dakikada bir pencereyi açmak zorunda kalıyorsunuz. Ada halkı musluklardan akan dünyanın en temiz suyunu içiyor. Fakat sıcak suyu açtığınız zaman sıcak su kaynaklarındaki sülfürün etkisiyle oluşan çürük yumurta kokusuna da hazırlıklı olmakta fayda var. Doğal kaynak zengini olan İzlanda’da halk, elektrik ve suya ayda 20 dolar gibi sabit bir rakam ödüyor.İzlanda ekonomisinin temelini balıkçılık ve turizm oluşturuyor. Başkentte birbirinden güzel restoranlarda balina, köpekbalığı ve ülkenin bir nevi simgesi haline gelmiş şirin deniz papağanı puffin etini bile yemeniz mümkün. Köpekbalığını yemeden önce bir kez daha düşünün çünkü etindeki amonyak miktarının fazla olması idrar kokusunu çağrıştırıyor. Hiç savaş görmemiş bu topraklarda askeri güç olmadığından dolayı orduya para harcanmıyor. Ülkede suç oranı yok denecek kadar az ve tek silahlı kuvvet polis. İzlanda dünyada kendi nüfusundan daha çok turist alan ülkelerin başında geliyor. Küçük bir ada olmasına rağmen nefis doğasıyla gezilecek 100’e yakın güzergâh yaratılmış. Yürüyüş, dağcılık, Kuzey Işıkları ve balina gözlemi için turlar, buzulda yürüme ve köpeklerle kızak turları, dalış, gayzerler, at binme, fokurdayan çamurlar ve termal sıcak su banyosu gezileri... Kafayı nereye çevirseniz ayrı bir fotoğraf karesi…Turistik otobüs gezileri de var ama yalnızlığın tadını çıkarma coğrafyasında en güzeli vahşi doğanın içinde özgürce dolaşmak. Kiralayacağınız bir arabayla rotanızı belirleyip İzlanda’nın harika doğasında şahsi turunuza çıkabilirsiniz. Ülkenin her yerinde bulunan termal sıcak su havuzlarının en meşhur olanı Blue Lagoon. Dışarısı -2 dereceyken 37-39 derecelik termal havuzun içinde kokteylinizi yudumlarken alacağınız keyif anlatılmaz ancak yaşanır. Bembeyaz soğuk görüntüsünün aksine içinde lavlar fokurdayan son yılların en popüler yanardağı Eyjafjallajökull’ü (Elyafetlayökül) görme şansını yakalıyorsunuz.
Blue Lagoon


İZLANDA MÜZİĞİ 

 
Björk

Doğal güzelliklerinin yanı sıra dünyanın İzlanda’yı tanımasını sağlayan en önemli faktörlerin başında müzik geliyor. Bu Ada’dan çıkmış en ünlü sanatçı Björk’ü bilmeyen yoktur herhalde. Ayrıca Sigur Ros, Mum, Ólafur Arnalds, Seabear, Gusgus, Of Monster and Men gibi 21. yüzyıl müziğine yön veren birçok harika grup ve müzisyeni de sayabiliriz. Reykjavik sokaklarında dolaşırken bir mağazada ya da kafede bu ünlü müzisyenlerden birçoğunu görmeniz mümkün. İzlanda’lı elektronik müzik grubu Gusgus’ın vokallerinden Högni Egilsson ile karşılaşıp ayaküstü müzik muhabbeti yaptıktan sonra objektifime poz veriyor. 
Högni Egilsson

 DÜNYANIN MERKEZİNE YOLCULUK 


Vik - Black Sand Beach
Yol boyunca her yerde karşınıza çıkan şelaleler. Beş dakikada bir gökyüzüne doğru fışkırarak patlayan gayzerler. Jökülsarlon Buzul Gölü’nde tekerli gemiyle karadan suya geçiş sonrasında görünen buz mavisi aysbergler. Bir ahtapot gibi kolları uzanan Vatna buzulu. Jules Vernes’nin ünlü romanı ‘Dünyanın Merkezi’ne Yolculuk’ ülkenin batısındaki Snaefellsjökull buzulunda geçiyor. Hava karardığında gökyüzünde dans eden Kuzey Işıkları metropollerin zihnimizde yarattığı görüntü kirliliğini temizler nitelikte. Dünyanın oluşumuna şahitlik etmek gibi bir şey İzlanda’da olmak. En önemlisi insan elinin hiç değmediği bir yerin insanın ruhuna bu kadar değebilmesi. 


Doğada belki kablosuz bağlantı yok ama emin olun, dünyayla daha iyi bir bağlantı kuracaksınız. 

                                                  Uygar Taylan - Mart 2014